Popüler Sinema
Popüler Sinema
Ana Sayfa
Arama
arama
Üye
giriş yap
Follow @populersinema
Bölümler
VİZYON
SEANS BİLGİLERİ
ELEŞTİRİ>
HABER
DOSYA
RÖPORTAJ
DİZİ
EKRAN
BLOG
"Cüneyt Cebenoyan" için arama sonuçları
Eleştiriler
İçerik
Çocuklar, Tacizcileri ve Polisler
“Polis”, 2011 yılında Cannes’da Altın Palmiye için yarıştı ve Jüri Ödülü’yle mükafatlandırıldı. Doğrusu bu ödüle çok şaşırmıştım. Maiwenn’in (Le Besco) yönettiği filmin orijinal ismi de Polis ama yanlış, çocukça yazılmış bir polis. Yani Police yerine Polisse.
İçerik
Kokuşmuş Bir Şeyler Var(mış) Danimarka Krallığı’nda
“Yasak Aşk”ın mutlu sonu Türkiye’nin bugünkü ortamına hiç uygun değil. Film gerici ulema ve feodal toprak sahipleri ittifakına karşı liberal bir aydının mücadelesi fonu altında bir yasak aşkı anlatıyor. “Gericilik” siyaset bilimcilerince kabul edilen bir kavram değilse de oldukça anlamlı bir kavramdır kanımca, bu nedenle kullanmakta sakınca görmeyeceğim. Filmin kapsadığı süre boyunca dinci gericilerle, ilerici burjuvalar arasındaki kavga sürer gider, Danimarka Krallığı’nda.
İçerik
Savaş, Seviş ve Kafayı Bul
Oliver Stone’un hayatı da film kariyeri de bir sarkaç gibi, bir sağa bir sola salınıp duruyor. Varlıklı sayılabilecek bir anne-babanın çocuğu Stone. Annesi Hristiyan, babası Yahudi, kendisi ise Budizmi seçmiş.
İçerik
Menekşe’den Önce
“Menekşe’den Önce” Sivas katliamını yaşamış, ruhsal ve fiziksel yaralar içinde hayatta kalmış insanların tanıklıklarına odaklanmış bir film. Zor bir film… çünkü yaşadığımız toprakların ve birlikte yaşadığımız insanların nasıl cehenneme ve cehennem zebanilerine dönüşebildiğini gösteriyor…
İçerik
Rabat’ta Türk Sineması Vardı
Fas’ın başkenti Rabat 18 yıldır yaratıcı sinemaya destek veren bir festival düzenliyor. Bu yıl (Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği)katkılarıyla 18. Uluslar arası Rabat Auteur Film Festival’inin onur konuğu ülke Türkiye’ydi.
İçerik
Lübnan’dan Vizontele Manzaraları
Nadine Labaki’nin adını Karamel (2008) adlı filmiyle tanımıştık. Lübnanlı yönetmen, bir arkadaşıyla birlikte yazdığı filmde başrollerden birini de üstlenmişti. On parmağında on marifet olan Labaki daha ilk filmiyle Cannes’da boy göstermiş ve çok da beğenilmişti (her açıdan beğenilmişti çünkü Labaki çok da çekici bir kadın).
İçerik
Ötekiler ve Berikiler
“Kırık Midyeler”, Türkiye’nin hem öz hem de geçici ötekilerine dair bir hikaye anlatıyor. Ya da birkaç iç içe geçmiş, kesişen hikayeyi anlatıyor diyelim.
İçerik
Vampirler ve Cadılar: Yiyin Birbirinizi!
Daha seyredeli 4-5 gün geçmiş olsa da “Karanlık Gölgeler”i seyredeli sanki aylar olmuş gibi geliyor. Seyrederken kimi zaman eğlenmiş, gülmüş ve Tim Burton’ın tamamen suni ve kendine ait bir dünya kurma becerisine şapka çıkarmıştım.
İçerik
Aksiyon severler için...
Polis Vincent (Tomer Sisley) ve arkadaşı ,uyuşturucu satıcılarından yüklü miktarda kokain çalıyor ama işler ters gidiyor. Uyuşturucu satıcılarından biri paçayı kurtarıyor, üstelik Vincent ve arkadaşını tanımış olma ihtimali de yüksek. Bir de buna Vincent’ın arbede sırasında bıçak yarası aldığını ekleyin. Kısa süre sonra Vincent ve arkadaşının korktuğu başlarına geliyor.
İçerik
Cannes 2012 genel değerlendirme
Cannes’dan son yazımı yazdığımda sonuçlar belli olmamıştı daha. Ne uzun metraj yarışmasında, ne de yan bölüm “Belirli Bir Bakış”ta Türkiye’den bir film yoktu. Buna rağmen hem Rezan Yeşilbaş’ın kısa filmi “Sessiz”in kazandığı Altın Palmiye’yle, hem Nuri Bilge Ceylan’a verilen “Altın Fayton”la (film yönetmenlerince verilen bir ödül) hem de Fatih Akın’ın “Cennet bahçesindeki Çöplük” adlı belgeseliyle dünyanın bu en büyük ve en önemli film festivalinde yerimiz hiç de fena değildi.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 26 Mayıs
Ve nihayet sona geldik. Bugün son yarışma filmi “Mud” (Çamur demek ama filmde özel bir ad olarak geçiyor)gösterildi. “Mud” Jeff Nichols’ın üçüncü filmi. İkinci filmi “Sığınak”ı (Take Shelter)kısa bir süre önce izlemiştik. “Sığınak”ta hem hayali hem de gerçek fırtınalar vardı ve bu yüzden yanlış bir şekilde filmi çevreci ilan edenler olmuştu. Oysa filmin konusu kapitalizm ve şizofreniye dairdi. Güvencesiz bir sosyal yapı ve ekonomik kriz, ruhsal dengesi zaten sallantıda olan bir bireyi nasıl paranoyaklaştırır diye özetlenebilirdi filmin konusu. Nichols’ın yeni filmi de doğayla iç içe ama yine çevrecilik değil filmin derdi.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 25 Mayıs
Cannes’da bugün yaşadığımız en enteresan olay film seyretmek değil, Cannes Belediye Başkanı’nın gazeteciler ve jüriye verdiği yemeğe katılmak oldu. Kentin eski kısmında kalede verilen yemeğin menüsü oldukça basitti: balık fileto, patates, havuç, şarap ve tatlı. Ama ortam keyifli ve samimiydi. Tabii yine de jürinin ünlüleriyle aramızda güvenlikçiler eksik değildi. Samimiyet bir yere kadar!
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 24 Mayıs
Perşembe günü seyrettiğim iki filmin tesadüfen ortak bir yanı vardı. İkisinde de işlemedikleri suçların cezasını çekmek zorunda kalan insanlar anlatılıyordu. “Central Park Beşlisi” (The Central Park Five” 1989’da New York’un Central Park’ında jogging yaparken saldırıya uğrayan, tecavüz edilen ve koma halinde terk edilen genç bir Beyaz kadının soruşturmasını konu alan bir AMD yapımı belgeseldi. Belgeselin altında 3 yönetmenin, Ken Burns, David McMahon ve Sarah Burns’ün imzası var.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 23 Mayıs
Bu sabahın yarışma filmi Brezilyalı yönetmen Walter salles’in “Yolda”sıydı (On the Road”). “Yolda” bilindiği gibi Jack Kerouack’ın Beat kuşağını tanımlayan romanının adı. Kült bir kitap söz konusu ise dünyada herhalde en başlarda “Yolda” vardır. Jack Kerouack kitapta kendisini ve çevresini anlatır. Kendisine Sal Paradise, yakın arkadaşı, en büyük kankası, gurusu Neal Cassady’ye ise Dean Moriarty adını verir. Sal ve Dean kankalar aleminin klasik ikililerinden biridirler. Mesela bizim “Kaybedenler Kulübü” de bu tip bir ikiliyi anlatır. Hatta “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” de.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 22 Mayıs
Andrew Dominik “Kasap” (Chopper) filmiyle çok güçlü bir şekilde girmişti sinemaya. Ardından yaptığı “Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı” kaygısız kalınamayacak bir filmdi ama bir dağınıklığı da vardı. Bu yıl Cannes’da yarışacak filmi doğrusu heyecan uyandırmıştı. Ama “Killing Them Softly” (Yumuşak Öldürmek)bekleneni vermedi.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 21 Mayıs
Çok yoğun bir gündü bugün: Ken Loach’tan “Meleğin Payı” (Angel’s Share), Thomas Vinterberg’den “Av” (Jagden), Alain Resnais’den “Henüz Bir Şey Görmedin” (Vous N’avez Encore Rien Venu) ve Michael Haneke’den “Aşk” ya da “Sevgi”yi (Amour) aynı gün gördüm. Bir de dün gece gördüğüm ve henüz yazmadığım Abbas Kierostami’nin “Aşık Biri Gibi”si var. Ve basın odasının kapanmasına az zaman kaldı. Cannes çok yorucu geçiyor, bunda şaşılacak bir şey yok. Fakat kötü hava şartları hastalanma olasılığını da gündemimize soktu.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 20 Mayıs
Cumartesi akşamı herkes Thomas Vinterberg’ın “Av” adlı yarışma filmine giderken, ben ne zamandır yeniden seyretmek istediğim “Bir Zamanlar Amerika”nın (BZA) yolunu tuttum. Bu filmin benim tarihimde şöyle özel bir yeri var. Segio Leone’nin BZA’sı hapisten çıktıktan (1984) sonra seyrettiğim ilk filmdi.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 19 Mayıs
Altın Palmiye ödüllü Romen yönetmen Christian Mungiu’nun “Tepelerin Ardında”sı (Dupa Dealuri) üçüncü günümün kapanış filmiydi. Mungiu, Romen sinemasının ve kendi sinemasının temel özelliklerini taşıyan bir film yapmış. “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün… “ nasıl iki kadın ve bir erkek arasında geçiyorsa, bu film de öyle. Filmle ilgili yazıma bir başlık atmam gerekseydi “Bebek Çıkarmaktan, Şeytan Çıkarmaya” başlığını atardım.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 18 Mayıs
Bugünün ilk filmi Gomorra’yla tanıdığımız İtalyan Yönetmen Matteo Garrone’nin yeni filmi Gerçeklik ya da enternasyonal adıyla Reality idi. Filmin adı yeni gerçekçi filan olduğu için değil “reality televizyonu’yla, özelde “Biri Bizi Gözetliyor” (BBG) programıyla ilgili oluşundandı. Bu yüzden filme “Reality” demek sanırım en doğrusu olacak.
İçerik
Cannes Film Festivali'nde 17 Mayıs
Bir gün öncenin yorgunluğunu atamadan hızlı bir güne daha başladık. Festivalin ikinci gününde üç yarışma filmi daha seyretme olanağı buldum. Ayrıca Nuri Bilge Ceylan’a Fransız Yönetmenler Birliği’nin verdiği Carrosse d’Or (Altın Fayton ya da Altın Saltanat Arabası)ödülünün törenine ve ardından Türk standında yapılan partiye katıldım. Şimdi haberler…
« Geri
1
2
3
İleri »
BOX OFFICE
TÜRKİYE
ABD
Tüm Liste
TÜRKİYE
1
ABD
1
Gezinti
Gezinti
VİZYONDAKİLER
SEANS BİLGİLERİ
ELEŞTİRİLER
HABERLER
DOSYALAR
RÖPORTAJLAR
DİZİ
EKRAN
BLOG
RSS
KÜNYE
İletişim
Bize Yazın:
Mesajınız...
Gönder
Max. 1000 karakter
Populer Sinema:
#txt
Mesaj Gönder:
Gönder
Max. 1000 karakter